FrmBestLive - Ana Sayfa
<?php bloginfo('title'); ?> - <?php the_title(); ?>

logo



.
Contacts PERSEMBE BELDEMIZIN CADDE VE SOKAKLARINA BASIBOS HAYVAN BIRAKANLARIN HAYVANLARINA BELEDIYE ZABITASI TARAFINDAN EL KONULUP CEZA YAZILACAKTIR...Belediyeden Duyurulur.

SON YORUMLAR


POPÜLER RESiMLER





Admin Paneli

HAVA DURUMU

  • GUNLUK GAZETELER

    REKLAM

    reklam

    Zonguldak,Caycuma,Persembe güncel

    Hayattan gercek hikayeler

    TUZLU KAHVE
    Adam Kıza bir partide rastlamıştı.. Harika birşeydi. O gün peşinde o kadar
    delikanlı vardı ki... Partinin sonunda kızı kahve içmeye davet etti.
    Kız parti boyu dikkatini çekmeyen oğlanın davetine şaşırdı ama tam bir
    kibarlık gösterisi yaparak kabul etti. Hemen köşedeki şirin kafeye oturdular.
    Delikanlı öyle heyecanlıydı ki, kalbinin çarpmasından konuşamıyordu.
    Onun bu hali kızın da huzurunu kaçırdı...
    “Ben artık gideyim” demeye hazırlanırken, delikanlı birden garsonu çağırdı.
    “Bana biraz tuz getirir misiniz” dedi. “Kahveme koymak için.”
    Yan masalardan bile şaşkın yüzler delikanlıya baktı. Kahveye tuz! Delikanlı
    kıpkırmızı oldu utançtan ama tuzu kahvesine döktü ve içmeye başladı.

    Kız, merakla “Garip bir ağız tadınız var.” dedi.. Delikanlı anlattı: “Çocukken
    deniz kenarında yaşardık. Hep deniz kenarında ve denizde oynardım.
    Denizin tuzlu suyunun tadı ağzımdan hiç eksilmedi. Bu tatla büyüdüm ben.
    Bu tadı çok sevdim. Kahveme tuz koymam bundan. Ne zaman o tuzlu tadı
    dilimde hissetsem, çocukluğumu, deniz kenarındaki evimizi ve mutlu
    ailemi hatırlıyorum... Annemle babam hala o deniz kenarında oturuyorlar.
    Onları ve evimi öyle özlüyorum ki...”
    Bunları söylerken gözleri nemlenmişti delikanlının... Kız dinlediklerinden
    çok duygulanmıştı. İçini bu kadar samimi döken, evini, ailesini bu kadar
    özleyen bir adam, evi, aileyi seven biri olmalıydı. Evini düşünen, evini
    arayan, evini sakınan biri... Ev duyusu olan biri... Kız da konuşmaya
    başladı. Onun da evi uzaklardaydı. Çocukluğu gibi...
    O da ailesini anlattı. Çok şirin bir sohbet olmuştu... Tatlı ve sıcak.
    Ve de bu sohbet öykümüzün harikulade güzel başlangıcı olmuştu tabii...
    Buluşmaya devam ettiler ve her güzel öyküde olduğu gibi, prenses,
    prensle evlendi. Ve de sonuna kadar çok mutlu yaşadılar. Prenses
    ne zaman kahve yapsa prensine içine bir kaşık tuz koydu, hayat boyu...
    Onun böyle sevdiğini biliyordu çünkü...
    40 yıl sonra, adam dünyaya veda etti. “Ölümümden sonra aç” diye
    bir mektup bırakmıştı sevgili karısına. Şöyle diyordu, satırlarında: “Sevgilim,
    bir tanem. Lütfen beni affet. Bütün hayatımızı bir yalan üzerine kurduğum
    için beni affet. Sana hayatımda bir tek kere yalan söyledim.. Tuzlu kahvede.

    İlk buluştuğumuz günü hatırlıyor musun? Öyle heyecanlı ve gergindim ki,
    şeker diyecekken ‘Tuz’ çıktı ağzımdan. Sen ve herkes bana bakarken,
    değiştirmeye o kadar utandım ki, yalanla devam ettim. Bu yalanın bizim
    ilişkimizin temeli olacağı hiç aklıma gelmemişti. Sana gerçeği anlatmayı
    defalarca düşündüm. Ama her defasında korkudan vazgeçtim.
    Şimdi ölüyorum ve artık korkmam için hiçbir sebep yok...
    İşte gerçek: Ben tuzlu kahve sevmem! O garip ve rezil bir tat.
    Ama seni tanıdığım andan itibaren bu rezil kahveyi içtim.
    Hem de zerre pişmanlık duymadan. Seninle olmak hayatımın
    en büyük mutluluğu idi ve ben bu mutluluğu tuzlu kahveye borçluydum.
    Dünyaya bir daha gelsem, herşeyi yeniden yaşamak, seni yeniden
    tanımak ve bütün hayatımı yeniden seninle geçirmek isterim,
    ikinci bir hayat boyu daha tuzlu kahve içmek zorunda kalsam da...”
    Yaşlı kadının gözyaşları mektubu sırılsıklam ıslattı. Lafı açıldığında
    birgün biri, kadına “Tuzlu kahve nasıl bir şey?” diye soracak oldu..

    Gözleri nemlendi kadının...
    Bugün 10 ziyaretçi (39 klik) kişi burdaydı!


    Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
    Ücretsiz kaydol